Kur'an'a Farklı Pencerelerden Bakmak: Empati



Author: Osman Karyağdı - min read. - Post Date: 06/09/2024
0

Tarih boyunca Kur’an değişik ilgilerin merkezi olmuş, farklı şekillerde tefsirler yapılmıştır. Kur’an herkese ve her zamana hitap ettiği için ona farklı okuma şekilleri ile yaklaşılabilir.

                             

 Osman Karyağdı

Kur’an ayetleri 1400 seneden bu yana pek çok ilim ehli tarafından çeşitli bakış açılarıyla tefsir edilmiş ve edilmeye devam etmektedir. Kimi müfessirler ayetlerin fıkhi yönünü öne çıkarırken kimi de kelâmi veya tasavvufi yönüne ağırlık vermiştir. Bazı alimler kendi devirlerindeki ilimlerin birikimleriyle ayetlere bakmış, bazıları Kur’an’ın üslubuna; dil, edebiyat ve belagatına dikkat çekmiştir. Hasılı her devirde Kur’an’a, her konuda insanlara hidayet olması yönüyle bakılmıştır. Bu yapılırken bazı ayetlere -asıl mana ve öncelikle vurgulanan durumlar mahfuz- daha geniş bir perspektifle bakılmış, başka türlü istifadeler de mümkün olmuştur.

Her devrin kendine göre kazanımları olduğu gerçeğinden ve Kur’an’ın her devre hitap etmesi hakikatinden hareketle bazı ayetlere günümüz dünyasının “etkili kavramlar” penceresinden bakmak mümkün olacaktır. Mesela denizlerde ve karada fesat çıkarma ile ilgili ayetin günümüzdeki karşılığı çevre bilincidir. Geçmişte bu ayeti çevre bilinci ile yorumlamak mümkün değildi ama Kur’an’ın evrensel beyan ve mesaj olması hasebiyle şimdi ayete farklı bir pencereden bakmak, onda yeni anlamlar bulmak mümkündür.

Bu bilgiyi dikkate alarak şimdi bir ayete farklı bir pencereden bakmak istiyoruz.

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de yetimlere gösterilmesi gereken ilgiyi anlatırken şöyle buyurmaktadır:

وَلْيَخْشَ الَّذِينَ لَوْ تَرَكُوا مِنْ خَلْفِهِمْ ذُرِّيَّةً ضِعَافًا خَافُوا عَلَيْهِمْ فَلْيَتَّقُوا اللهَ وَلْيَقُولُوا قَوْلاً سَدِيدًا

Arkalarında eli ermez, gücü yetmez küçük çocuklar bıraktıkları takdirde, onların halleri nice olur diye endişe edenler; başkalarının yetimlerine haksızlık etmekten de öylece korksunlar da Allah’ın cezalandırmasından sakınsınlar ve doğru söz söylesinler” (Nisa 4:9).

Bu ayet çocuk hakları, yetimlere şefkat ve merhamet, vasiyet, takva, özü-sözü doğru olmak gibi pek çok açıdan değerlendirilebilir, değerlendirilmiştir de. Ayetin anlattığı hakikatlerin tamamının yanında müminlere yapılan şöyle bir işareti, hatta emri göremez miyiz burada?

Empati yapın!

Malum olduğu üzere empati; bir insanın, kendisini muhatabının yerine koyarak onun içinde bulunduğu şartlar ve imkânlar çerçevesinde, o kişinin davranış özelliklerini, yapıp ettiklerinin sebeplerini, neden bu veya şu şekilde hareket ettiğini anlayabilme durumudur.

Nisa Sûresi dokuzuncu ayetin satır aralarında sanki Cenab-ı Hak bize şöyle buyuruyor:Kendinizi ölmüş, geride yetim ve başkalarına muhtaç halde çocuklar bırakmış kişiler olarak düşünün. Arkada bırakmış olduğunuz bu çocuklara nasıl bakılmasını, onlarla nasıl ilgilenilmesini isterdiniz? Siz de etrafınızdaki bakmakla yükümlü olduğunuz yetimlere böyle davranın. Diğer yetimlerle alakalı olarak da onların sizin kendi yetim çocuğunuz olabileceğini unutmayın, dolayısıyla yetimlere karşı davranışlarınızı bu bakış açısıyla yeniden değerlendirip şekillendirin. Unutmayın ki, hiçbir yetim dünyaya bir anne ve baba olmadan gelmemiştir. Her yetimin vefat etmiş veya ayrı kalmış bir babası veya annesi vardır. Onların anne ve babası yerine ölen ya da ayrı kalan kişiler siz olabilirdiniz!

Öyleyse bu ayeti duyan, okuyan ve bilen her mümin, başta yetimler olmak üzere bütün mağdur, mazlum insanlar hakkında “Onun yerinde ben olsaydım, ne yapardım. Acaba, o durumu ben yaşasaydım; ben neler düşünür, neler hissederdim? Bakış açım, tavrım nasıl olurdu?” şeklinde düşünmeli ve karşıdaki insanı anlamaya, onun his dünyasına girmeye çalışmalıdır. Bu, Cenab-ı Hakk’ın bize dolaylı bir emridir. Böyle yapılırsa muhatabı anlamak kolaylaşacak, onun o andaki ruhi durumu, psikolojisi ve tepkileri daha iyi bilinecektir.

Bakara Suresi 267. ayete de bu pencereden bakılabilir:

“Ey iman edenler! Kazandığınız şeylerin ve yerden sizin için çıkardığımız nimetlerin iyi olanlarından Allah yolunda harcayın! Siz göz yummadan, gönlünüze yatmaksızın almayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkmayın! İyi bilin ki: Allah ganidir, hamîddir (kimseye ihtiyacı yoktur, bütün övgülere layıktır)”(Bakara, 2:267).

Evet, başkasına borç, sadaka, zekât, hediye… Her ne veriyorsanız verdiğiniz şeyin aynı şekilde size verildiğini düşünün. İşte bir ölçü. Hangi tür bir şeyin size verilmesini istemezdiniz? Verenin tavır ve davranışlarında, halet-i ruhiyesinde gördüğünüz neler sizi rahatsız ederdi?

Author: Osman Karyağdı - min read. - Post Date: 06/09/2024
0

Leave A Reply