
Bilim ve Hikmet Enstitüsü
Tefsir Yazım Kılavuzu
1.1. Kur'an ve Kâinat Arasındaki Ahenk:Kur’an-ı Kerim Allah’ın Kelamı'dır ve insanlığa gönderdiği son kitaptır. Cenab-ı Hakk’ın diğer bir kitabı da bilimlere temel teşkil edecek bir sistemle yaratılan kâinattır. Kaynağı aynı olan bu iki eser arasında bir çelişki, karşıtlık veya uyumsuzluk olmayacağı açıktır. Bu iki kitabın birbirlerini şerh ettiğine, anlamlarını açtığına, derinliklerini anlamak için birbirlerine kaynaklık ettiklerine ve aralarında tam bir uyum olduğuna inanıyoruz. Kur’an’ın kendi içinde bir bütünlüğü olduğu gibi kâinat kitabını açıklama özelliği de vardır.
1.2. Çok Disiplinli Heyet Tefsiri:Son iki yüzyılda Kur’an ve kâinat kitabını beraber okumanın önemini fark eden pek çok İslam aliminin de belirttiği gibi farklı dini ve ilmi disiplinlerden alanlarında uzman olan kişilerden oluşan bir heyetin Kur’an’ı tefsir vazifesini yerine getirmesi en sağlıklı yoldur. Bu düşünceyle hareket eden heyetimiz, Lokman, Rum gibi Mekkî sûrelerden başladığı faaliyetlerine Kur’an’ın tamamının tefsirini yapma niyetiyle devam etmektedir.
Kur’an’ı Tefsir Ederken Temel Yaklaşım:“Kâinat Kâinatullah, Kur’an Kelamullah, insan da Abdullah’tır.” Bu üçünün ortak paydası Yüce Yaratıcı’dır. İnsan, kâinat ve Kur’an Allah’ın eseridir ve bu eserler birbirinden bağımsız olarak tam anlaşılamayacağı gibi Cenab-ı Hakk’ın muradını hesaba katmadan da gerçek manada söz konusu ilişkinin açığa çıkarılması mümkün değildir. Bu nedenle tefsir ve yorumlarımızda daima murad-ı İlahi’yi araştırma ve anlama gayreti içerisindeyiz.
1.3. Fen, Sosyal ve Beşerî Bilimlerin Verilerinden İstifade:Kur’an’ın tamamının veya bazı ayetlerin tefsiri yapılırken fen bilimleri ve sosyal bilimlerin verilerinden istifade edilmesi kaçınılmazdır. Ancak bu bilimleri Kur’an’a hakem yapma ve hâkim kılma yoluyla değil, fen ve sosyal bilimlerin verilerini, Kur’an ve kâinat kitabını anlamada güçlendirici etkenler olarak ele alma şeklinde olmalıdır.
Bilim ve Hikmet Enstitüsü, tefsirde bilimsel metotlarla çalışarak Kur’an’ın evrensel mesajlarını güvenilir bir şekilde geniş kitlelere ulaştırmayı hedeflemektedir. Bilimsel metotlar kapsamında güvenilir kaynaklara başvurmak ve bunları metinlerde göstermek önem arz etmektedir. Bu açıdan öncelikle kendi içinde tutarlı ve sağlam çağdaş tefsir metinlerine olan ihtiyaç açıktır.
Gerek ayetlerin tefsiri gerekse bu tefsirler üzerine yapılan bilimsel yorumlarda şu prensipler göz ardı edilmemelidir:
2.1. Bilimsel veriler Kur’an hakikatlerini anlamada temel kaynak değildir. Tefsirde asıl kaynaklar Kuran ve Sünnet’tir.
2.2. Çağdaş bilimlerin ölçütlerini Kur’an hakikatlerinin tamamını kavramada tek etken değildir.
2.3. Kesinleşmemiş bilgilere (kuram) göre tefsir yaparak tutarsız duruma düşmemek,
2.4. Kur’an’ın değişmez gerçekler (sabiteler) içerdiği hususunda kimseyi şüpheye meydan vermemek,
2.5. Sözcüklerin temel anlamlarının işaret ettiği sınırlarda kalarak keyfi tekellüflere, sığ yorumlara, aşırı zorlamalara girmemek,
2.6. Kur’an bilimsel verilerle tefsir ve te’vil edilirken acele ederek veya genellemeler yaparak kestirmeden bir sonuca ulaşmaya çalışmamak,
2.7. Yorumlarda ihtiyatı hiçbir zaman elden bırakmamak. Kur’an’ı bilimlerin arkasından koşturmaktan sakınmak. Aksine bilimsel gerçeklikleri Kur’an ışığında okumaya gayret etmek,
2.8. Bilimsel yorumlarda ayetin anlam alanı dışına çıkmamak ve gereksiz bilgilerle metni uzatmamak. Açıklanacak konuyu bilimsel dergide çıkacak bir yazı gibi düşünmeden tefsire uygun bir şekilde yazmak,
2.9. Bilimsel yorumlar tefsir metinlerindeki izahlarla ters düşmemek, esas olmalıdır.
2.10. Fıkıh, kelam ve nahiv gibi temel ilimlerin usul ve kaidelerine uygun yorumlar yapılmalıdır.
2.11. Yazılan tefsir metinleri ikna edici, bilginin özümsenmiş şekliyle ve ayeti açıklayan bir üslupla yazılmalıdır.
2.12. Sahabilerin tefsir ve yorumları dikkate alınmalı, mümkün mertebe sahabe ve tabiin müfessirlerinin anlam çerçevelerine dikkat edilmelidir.
3.1.1. Yazılan metinlerde genel okurun anlayış seviyesi dikkate alınmalıdır. Kur’an’ı hiç bilmeyen veya sadece genel kültür seviyesinde Kur’an bilgisi olanların da anlayabileceği bir dil ve üslup kullanılmalıdır. Bunu sağlamak için:
3.1.2. Yazar, yazdığı tefsir ya da yorumu bitirdikten bir süre sonra yeniden gözden geçirmeli. Sekreteryaya göndermeden önce mümkünse başka bir uzmana kontrol ettirmeli.
3.1.3. Metne dışarıdan bir gözle bakılmalı, metin bu bakışla anlaşılmıyorsa veya anlaşılmayacağı düşünülüyorsa anlaşılır hale getirilmelidir.
3.1.4. Tefsir metinleri; konu başlıkları, maddeler veya notlar şeklinde değil, tasvir edici, ikna edici, bilginin özümsenmiş şekliyle ve ayeti açıklayarak günümüze getiren bir üslupla ele alınmalıdır.
3.1.5. Muhatabın ilahiyat öğrencileri ve din görevlileri değil genel halk kitlesi veya farklı disiplinlerden gelen eğitimli kimseler olduğu hatırda tutulmalıdır.
3.3.1. Yapılan yorumlarda Kur’an’ın ilk muhatapları olan sahabi ve tabiinin genel olarak anladıkları mananın tam aksi tefsir ve yorumlar benimsenmemelidir. Sahabe ve ilk dönem İslam alimlerinin ayetleri tamamen yanlış anladığı, hiç anlamadıkları gibi bir anlayışa sebep olacak söylemlere girilmemelidir. “Onlar Kur’an’ı bu dönemdeki gibi anlamamış veya yanlış anlamış” gibi yaklaşımlardan kesinlikle kaçınılmalı, bu anlama gelecek yorumlardan uzak durulmalıdır. Zira bu Kur’an’ın anlaşılmaz bir kitap olduğu manasına gelir. Bu yaklaşım yüz sene sonra bugün bizim söylediklerimize aynı gözle bakılmasına sebep olabilir.
3.2.2. Sahabe ve tabiîn neslinin günümüz anlayışıyla pek uyuşmayan yorumları, varsa ihtilafları detaylı şekilde anlatılmamalıdır. Bunun yerine, doğru olduğu kanaati oluşan yaklaşımın daha net ve güzel bir şekilde sunulmasına çalışılmalıdır. Alternatif manalar da makul bir çerçevede verilebilir.
3.2.3. Ayete verilen meal ve yapılan tefsir, metnin kaldırabileceği bir şekilde olmalı; metnin sınırlarını aşan, kaldıramayacağı ve bağlamdan kopuk yorumlardan kaçınılmalıdır.
3.2.4. Bazı kelimelerin anlamıyla ilgili yorumlarda çağdaş dönemin Tunuslu âlimi İbn Âşûr’un ölçüsü esas alınabilir: “Lafzın, Arapça olarak uygun ve elverişli olduğu çerçevenin dışına çıkmamak, kesin bir delil olmaksızın zahir ve racih (açık ve tercih edilen) manadan uzaklaşmamak, tekellüfe düşmemek ve nihayet aslî anlamdan sapmamak.”
3.2.5. İlgili ayetler üzerine tefsir yazmaya başlamadan önce en az 3-5 temel dirayet ve rivayet tefsirinden ayet ya da ayet gruplarının geçmişte nasıl yorumlandığı gözden geçirilmelidir (Taberi, Razi, Kurtubi, İbn Kesir, Ebussuud, Alusi, çağdaş dönemden de Elmalılı M. Hamdi Yazır, Seyyid Kutub, İbn Aşur ve Mevdudi vb.).
3.2.6. Üstad Bediüzzaman ve Gülen Hocaefendi tefsiri yapılan ayetler hakkında herhangi bir yorum veya işarette bulunmuşlarsa onların yaklaşımları mutlaka dikkate alınmalıdır. Zira bu çalışmanın ana fikri bu iki ilim adamımızın teklif ve tavsiyeleriyle şekillenmiştir.
3.2.7. Yanlış yorumlanan, üzerinde tartışmalar olan ayetler ihtiyaca göre daha detaylı açıklanmalı; yazılan metinler eski tartışmayı çözüme kavuşturmalı, yeni tartışmalara kapı açmamalıdır.
3.2.8. Nâsih-mensuh meselesi teknik ayrıntılara boğulmadan hükümlerin tekamülü çerçevesinde ele alınmalıdır.
3.2.9.Yorumu yapılan ayetlerle ilgili nüzul sebebi rivayetlerine "Sebebin hususiliği hükmün umumi olmasına mâni değildir" kaidesi gereğince yer verilmelidir.
3.2.10.Tefsiri yapılan ayetlerde ahlaki, kelâmî veya fıkhi bir özelliği öne çıkan kavramsallaşmış kelimeler üzerinde durulmalı, gerekirse ayrı bir başlık altında işlenmeli ancak aşırı ayrıntıdan kaçınılmalıdır.
3.2.11. Sûre tefsirlerinin ortalarına ve sonlarına doğru sık sık önceki ayetlerin tefsirini detaylı olarak özetlemekten kaçınılmalıdır. Bu durum gereksiz tekrarlara yol açarak metnin okunurluğuna negatif etki yapmaktadır.
3.2.12. Çok yüzeysel yorumlardan kaçınılmalı, tefsir yapan hocalarımız konuyla ilgili ciddi bir araştırma yapmalı, diğer bir ifadeyle yapılacak yorumlar emek mahsulü olmalı ve anlatılmak istenen manayı karşılamalıdır.
3.2.13. İlahiyat alanında veya diğer bilimlerde uzman olanlar psikoloji eğitime sahip değillerse psikolojik tahlillere girmemeli, aksi halde yanlış çıkarsamalar ve yüzeysel yorumlar ortaya çıkabilir; psikoloji alanıyla ilgili teknik terimlerin yanlış kullanılması ya da yerinde kullanılmaması gibi durumlar söz konusu olabilir.
3.2.14. Vaaz-nasihat üslubu baskın olmamalıdır. Bilimsel yorumlu tefsirde ana mesajlar uygun bir şekilde verilmeli ancak okuru rahatsız edecek düzeyde yönlendirme ve yoğun vaaz üslubuyla aktarım uygun değildir. Mesajlar kısa ve tekrara düşmeden ifade edilmelidir.
3.2.15. Tefsir yazan hocalarımız kendi düşünce, çıkarım ve ilhamlarına daha fazla yer verebilmelidir. Bunun için ayetler üzerinde, bilgi temeline bina edilmiş sistemli tefekkür elzemdir. Metinler geçmişte yazılanların üzerine yeni bir şeyler koymalıdır.
3.2.16. Dil, üslup ve belagat bakımından fazla detaya girilmemeli; ayetin anlaşılmasını sağlayacak ve nüktelerine işaret edecek kadarıyla yetinilmelidir. Her kelimeden hatta her harften dil yorumları yapmak okuyucuyu yoracak, sıkıcı olacak ve metin maksada çok hizmet etmeyecektir.
3.2.17. Yazılan her metin, maksadını bizzat kendisi açık ve net olarak ifade etmelidir. "Yazar ne demek istemiş?", "Aslında yazar burada şunu demek istiyor" gibi cümlelere ihtiyaç duyulmamalıdır.
3.2.18. Usulüddin ve ehl-i sünnet akidesine ters düşüncelerden kaçınılmalı, bu konularda çok ayrıntıya girilmemelidir.
3.2.19. Kur’an’da kullanılan kelimenin zamanla anlamının daralabileceği, genişleyebileceği veya ciddi manada değişebileceği dikkate alınmalıdır. Özellikle kelimenin semantik genişliği üzerinden yapılan tefsirlerde zaman içinde ortaya çıkan anlam değişimi göz önünde bulundurulmalıdır.
3.2.20. Ayetler tefsir edilirken temel dirayet ve rivayet tefsirlerinin yorumları gözden geçirilmelidir.
3.3.1. Bilimsel bir çalışma olduğu için metinlerde doğal olarak kaynaklar istenmektedir. Bu nedenle rivayet ve dirayet tefsirlerinden daha fazla yararlanılmalı, hocalarımız daha önce sözü geçen klasik ve çağdaş temel tefsirlere bakmalıdır.
3.3.2. Kur’an’ın ilk müfessiri vahyin ilk muhatabı olan Allah Resulü’dür (s.a.s.). Bu nedenle hadis kaynaklarından yeterince ve gereği kadar istifade edilmelidir. Bu konuda Suat Yıldırım Hocamızın “Peygamberimiz’in Kur’an’ı Tefsiri” kitabındaki yaklaşımı esas olarak alınmalıdır. (Süreyya Kitap ve diğer online satış noktalarında bulunabilir).
3.3.3. Hadislerle beraber Kur’an’ın nüzulüne şahit olmuş, o atmosferde yıldızlaşmış sahabenin yaklaşımları da ihmal edilmemelidir.
3.3.4. Fıkıh, kelam gibi İslami ilimlerin usûl kaidelerine de atıfta bulunulmalıdır. Zira bu kaideler Kur’an ve sünnetin tamamından süzülerek uzun zaman diliminde elde edilmiştir.
3.3.5. Temel tefsir eserlerinin tercümeleri kaynak olarak kullanılmamalıdır. Türkçesinden yararlanılsa bile Arapçası ile karşılaştırılıp asıl kaynak referans olarak verilmelidir. Örneğin, Taberi’nin Türkçe tercümeleri tam değil, bazıları muhtasardır.
3.4.1. Yazılması üstlenilen tefsir makul bir zamanda teslim edilmeli. Hususi durumlar ve uzunluklar dışında tefsirlerin yazımı grup içinde kararlaştırılan süreyi geçmemelidir.
4.1.1. Ayet mealleri, Prof. Dr. Suat Yıldırım’ın mealinden alınmalı veitalikyazılmalıdır. Metin içinde yazarımız kendi mealini verecek veya farklı mealler kullanılacaksa (ki olabilir) gerekçesi açıklanmalı, metin içinde sebebi belirtilmemiş çelişki olmamalı.
4.1.2.Hadis metinleri tırnak içinde veitalikolarak yazılmalıdır. Hadis kaynaklarından alıntı yapılırken hadis numarası belirtilmelidir ve hadis metnini peşinden yazılmalıdır. Mesela … (Tirmizi, hadis no. 223) gibi.
4.1.3. Metin içinde kullanılan hadis-i şerifler orijinal kaynaklarından alınmalı, başka kaynaklardan alındıysa mutlaka aslı ile kontrol edilmelidir. Bu kaynaklar, mümkün mertebe 3. 4. derece kitaplardan değil, asıl hadis kaynaklarından olmalıdır. Temel kaynaklarda olmayan bir hadis verilecekse sebebi makul tarzda izah edilmelidir.
4.1.4. Allah Resulü, Hz. Muhammed ve Efendimiz gibi ifadelerin sonuna (s.a.s.) eklenmelidir. Ekler ismin sonuna gelmelidir (Hz. Muhammed’in (s.a.s.) örneğinde olduğu gibi). Efendimiz’i anlatan ifadeler metnin akışına uygun olarak çeşitlendirilmelidir. Efendimiz, Peygamberimiz, Allah Resulü, Hz. Peygamber, Resul-ü Ekrem (s.a.s.) vb.
4.1.5. Erkek sahabi isimlerinden sonra (r.a.), kadın sahabi isimlerinden sonra (r. anha) yazılmalıdır.
4.1.6. Diğer peygamberlerin adları zikredildiğinde sonuna (a.s.) eklenmelidir. Bir peygamberin isminden önce (Hz.) kısaltması kullanılmışsa sonuna (a.s.) eklenmeyebilir. Tam tersi de geçerlidir.
4.1.7. Arapça kelime kökleri ifade edilirken meselak-s-sşeklinde verilir. Arapça harfler küçük ve italik yazılır (sad, kafgibi).
4.1.8. Arapça ifadeler Latin harflerle verilirkenitalikyazılır. Örn:muhsin, evtad.
4.1.9. Tam metin olarak değil, mana olarak zikredilen ayetler için sure ve ayet numarası verilmelidir. Örnek: Sıkışınca Allah’a dua etmişler ancak feraha erince yüz çevirip nankörlük etmişlerdir (İsra 17:67-68).
4.1.10.لَهُم(onlar için) demektir, gibi yazımlarda Arapça ifade ile Türkçe ifade arasında bir vuruş boşluk olmalıdır. Ayrıca kelimenin transkripti verilmelidir:لَهُمْ lehum(onlar için).
4.1.11. Ayette bir kelime ya da bir bölüm cümle içinde verilecekse ilgili kısmın meali de tırnak içinde italik verilmelidir.سَلاَمٌ عَلَيْكُم بِمَا صَبَرْتُمْ“Sabretmenize karşılık selam size.”Arapça kelimeler parantez veya tırnak içine alınmamalı.
4.1.12. Arapça gramer terimleri mümkün olduğu ölçüde Türkçe karşılıkları ile ya da doğrudan Türkçesi ile verilmelidir. (Meçhul fiil: edilgen fiil gibi).
4.1.13.Metin içinde ayetin bir kelimesi ya da kısa bir bölümü orijinal hali ile verilecekse parantez içinde verilmelidir. Aynı durum diğer Arapça kelime ve kavramlar için de geçerlidir. Örnek:فِي السَّمَاءِ (gökte). Ayrıca Arapça kelimenin Latin harflerle yazımı da verilmeli.عُقْبَىukbâgibi.
4.1.14. Allah lafzı gerektiğinde tek olarak değil; Allah Teala, Hak Teala, Cenab-ı Allah, Cenab-ı Hak, Yüce Allah şekillerinde yazılmalıdır. Bazen de Allah lafzının tek yazılması daha yerinde olur. Mesela Allah rızası yerine Allah Teala rızası denilmez. Ancak her halükârda uygun olan kullanım tercih edilmeli. Çok bağlayıcı bir kural getirmek zordur. Ancak (c.c.) kullanımına özen göstermek gerekmektedir. Allah yerine bazen farklı ifadeler verilerek metnin zenginliği sağlanabilir. Mesela yaratmanın anlatıldığı yerlerde Allah yerine Yüce Yaratıcı, hak ve adaletten bahsedilen yerlerde Cenab-ı Hak denebilir.
4.1.15. Özellikle Pırlantalardan ve Risalelerden alınan bölümler çok uzun ise bağlama uygun şekilde kendi ifadelerimizle yazılmalıdır. Bazen özgün metinler de gerekebilir. Bu kısım uzun ise mutlaka uygun şekilde bölünerek verilmelidir.
4.1.16. Örnek olarak verilen ayet ve hadisleri, art arda sıralamak yerine gerektiğinde ayetin anlattığı konu özetlenip mana olarak metne yedirilmelidir.
4.1.17. Metin içinde kullanılan hadis-i şerifler orijinal kaynaklarından kontrol edilmelidir. Temel kaynaklarda olmayan bir hadis verilecekse sebebi izah edilmelidir.
5.1. Tefsir yaparken Kur’an’ı genel kültür seviyesinde bilenlerin anlayabileceği sade bir dil ve üslup kullanılmalıdır. Dil ne çok bilimsel ne de genel seviyenin altında kalacak kadar basit olmalıdır.
5.2. Ayetin ifade ettiği anlamları, farklı cümlelerle tekrar etmekten kaçınılmalıdır.
5.3. Metinler anlaşılması zor uzun cümleler yerine kısa, kolay ve rahat okunan cümlelerden oluşmalıdır.
5.4. Tefsir kitaplarında yer alan bilgiler günümüzde yanlış olduğu kesinleşmişse ya da yanlış anlamalara yol açacaksa asla kullanılmamalıdır. Ayrıca tefsir kitaplarından aktarılacak bilgiler günümüz okuyucusunun anlayabileceği bir dille aktarılmalıdır.
5.5. Cümle kuruluşlarında birinci çoğul anlatım kullanılmamalı, edilgen ya da 3. tekil şahıs anlatım tarzı tercih edilmelidir Örnek: “Ayete dikkat ettiğimizde…” yerine “ayete dikkat edildiğinde…”.
5.6. Özellikle bilimsel alanlardaki yazılarda geçen ve güncel dilde kullanılmayan kavram ve terimler, mümkünse sadeleştirilerek verilmelidir.
5.7. Bilinmeyen bir kelimenin aslı kullanılacaksa Türkçesi parantez içinde yazılmalıdır. Örnek: Sedimanter (tortul) kayaçlar….
5.8. Tarihteki bir yöneticiden bahsedilirken isimlerinin başında rakam varsa, Roma rakamı kullanılmalıdır. Örnek: II. Henry.
5.9. Güneş, Ay gibi gök cisimleri coğrafya terimi olarak kullanılırsa büyük harfle yazılır.
5.10. Tefsir metninin tamamında "...maktadır, …mektedir" gibi yoğun akademik dil kullanılmamalıdır. Ancak ihtiyaç duyulan yerlerde hüküm cümlesi net bir şekilde verilmelidir.
5.11. Cümlelerde zaman (kip) kullanımında birliktelik sağlanmalı. Dil dengeli olmalı; ağdalı Osmanlıca terkip ve ifadelerle birlikte uydurma kelimelerden de kaçınılmalıdır.
5.12. Kâinat, kâr gibi anlamı ve okuyuşu etkileyen kelimelerde inceltme işareti konulmalı.
5.13. Kur’an, ayet gibi günümüz Türkçesinde işlerlik kazanmış yazılımlar, uzatma işareti kullanılmadan TDK’ya göre yazılmalı.
5.14. Sûre, başlıklarda “Kevser Sûresi” metin içinde “Kevser sûresi” şeklinde yazılmalı.
5.14. Metinlerde birlik olması açısından 12 punto Calibri kullanılmalıdır.
6.1. Tefsir ve yorumlarda atıflar APA sistemine göre verilir.
6.2. Risale ve Pırlanta eserlerinde kitap isimlerinin atıfta gösterilmesi benimsenmiştir.
6.3. Cümle içinde alıntı cümle varsa, o cümlenin sonuna nokta konulmaz ve atıf cümle sonuna alınır. Örnek: Aksine israfa, şükürsüzlüğe girecek ve“…Kulak, göz ve fuâd/kalp, hepsi de sorguya çekilecektir” (İsrâ 18:36) ayetinde beyan buyurulduğu gibi sorumlu olacaktır.
6.4. Ayet iktibasları ayetin mealinin hemen peşinden verilmeli ki yorum ile ayet karışmasın.
6.5. Tefsiri yapılan ayet iktibastaki ayetle aynıysa sadece müfessirin ismi verilebilir (Mâturîdî). Başka bir ayet ise (mesela Lokman 27 için) (Mâturîdî, Kehf, 109. ayetin tefsirinde) denebilir.
6.6. Bütün ayet ve hadis iktibasları metin içinde parantezle verilmelidir. Hadis iktibasları (Kütüb-i Tis’a için) hadis numarası sistemine göre, standart olmalıdır. Kütüb-i Tis’a dışında Hadis kaynakları klasik atıf sistemi ile, kitap ismi, yazar ismi, cilt/hadis numarası şeklinde verilmelidir.