Naziat Suresi İlk Ayetler



Author: Emin Osman Uygur - min read. - Post Date: 30/07/2024
0

Naziat Suresi Kıyamet Sahneleri

Nâziât Suresinin İlk Ayetlerine Edebi Açıdan Genel Bir Bakış

İlk beş ayette özneler üzerinden gösterilen çok etkili hareket ve faaliyetlere yer verilmişti. Bu ayetlerde sahne birden değişti ve faaliyetlerin sona erdiği anlaşıldı. Koşuşturma, yarışma, işlerin takibi gibi vazifeler bitmiş, paydos verilmiş gibi bir anda sükûnet hasıl olmuştur. Altıncı ayetle birlikte yaşanacakların anlatıldığı o gün ifadesiyle başlayan yeni bir perde açıldı ve göklere, yere ve insanlara dair tasvirlere geçildi. Olanlar melekut alemine göre düşünüldüğünde meleklerin görevlerinin sona erdiği, Sur’un başında bekleyen İsrafil’e sıra geldiği görülür. Sanki o gün ifadesinden önce kısa süren bir sessizlik olmuştur ve o sessizlik anının ardından büyük bir çığlıkla, sesle, patlamayla kıyamet başlayacaktır.

Ayetin devamında kıyamet anında yeryüzünün sarsılmasına dikkat çekilir. Bu, “Yer şiddetli bir sarsıntı ile sarsıldığı zaman” ayetinin farklı bir açıdan görünüşü gibidir. Sonra râdife isimli benzer bir sarsıntı daha gelir. Râdife ilk sarsıntıyı tamamlayıcı özelliktedir. Şiirde redifin mısra sonlarını ahenk olarak tamamlamasında olduğu gibi ikinci sarsıntı da birinciyi tamamlar. Bu sarsıntılar farklı açılardan ve farklı karelerle hayal edilebilir. Şehirler yıkılır, dağlar savrulur, denizler taşar, gökyüzü kararır… Bu dehşetli kıyamet manzarası yaşanırken üçüncü bir perde açılır ve ayet bir anda inkâr ehlinin kalplerine ve gözlerine odaklanır. Yakın çekimde kalplerin hızlı hızlı atışı duyulur. İnsanlar büyük bir panik içindedir ve gözler korkuyla dolmuştur. Allah’a isyan içinde yaşayan kıyamet halkı bir anda sus pus olur, çaresiz bir halde başlar öne eğilir. Çaresizliğin, zilletin ve iradenin elden gitmesinin tasviri olan bu durum kıyamet sahnesi içinde sadece bir an’ın resmidir.

Arapçada her harfin farklı sıfatları vardır. Özellikle bu surede kullanılan kelimeleri oluşturan harflere bakıldığında cehr-hems (açık-gizli), şiddet-rihvet (sert-yumuşak), izlak-ismat (süratli-yavaş) itbak-infitah (kapalı-açık) gibi sıfatların kullanıldığı görülmektedir. Kıyamet sahnelerinin bu sıfatlarla tasvir edilmesi olay-mekân uyumu açısından harika bir dizim oluşturmuştur. Anlatımda kelimelerin cehr-şiddet (açık-vurgulu) harfleriyle oluşturulması, okuyan ve dinleyenlerin iç dünyalarında hems ve rihvete (gizlilik-yumuşaklık) dönüşecek ve onlar Kur’an harflerinin canlandığını hissedecekler. Ayetlerde ses, söz ve mananın ahengi muhteşem bir senaryonun özeti şeklinde verilmiştir.    

Kur’an-ı Kerim’de kıyamet anında ve yeniden dirilmede inkarcıların perişan ve zillet içindeki durumlarının gözler üzerinden ve اَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌۢ (gözler yere eğilecek) خَاشِعَةً اَبْصَارُهُمْ (gözleri yerde) beyanları ile resmedilmesi dikkat çekicidir. Ayetlerde gözlere odaklanılarak insanın o anki fiziksel ve psikolojik durumu tasvir edilmiştir. Gözlerin yerde olması belki onların ayakta duracak mecallerinin kalmadığına da işaret eder. Ayrıca geçmişteki hoyratlıklarının kıyamet günü alabildiğine tevazuya dönüşeceğini de gözler ifadesinde müşahede etmek mümkündür. Fakat bu alçak gönüllülük artık faydasız, alçalmış teslimiyettir. Bu tabloda kalplerindeki korku ve titrekliğin gözlere sıçradığını da görmek mümkündür. İnkarcıları durumuna dair başka bir husus da ümitsizliktir. Onlar yaratma, kıyamet, yeniden dirilme konularında iddia ettikleri bütün argümanların boşa çıkmasından dolayı büyük bir inkisar içinde olacaklar. Kendilerini aşağılanmış hissedecekler (İbni Aşur). Görüşlerinin, nazariyelerinin, tezlerinin bir anda bittiğini fark etmek, onlar için zillet olacaktır. Gözlerin haşyet içinde olması ya da başların yere eğilmesi bu durumu açık bir şekilde ifade etmektedir. “Gözleri yerde, kendilerini baştan aşağı bir zillet kaplamış durumdadır. İşte kendilerine vadedilen gün, bugündür” (Mearic 70:44) ayeti bir başka açıdan aynı manzarayı göstermektedir. Diğer bir ayette gözlerle ilgili aynı ifade kullanılırken o göz sahiplerinin vakit varken secde etmediklerine vurgu yapılmıştır (Kalem 68:43). Bu, kıyamet sahnesinde inkâr edenlerin derin pişmanlık duyacakları başka bir konudur. Korku ve zillet içinde kalınan bir durumda şiddetli parlamalardan gözlerin görmez hale geleceği anlaşılır. Nitekim Kıyame suresinde “Gözler kamaşıp karardığında” (75:7) beyanı o günün insanlar üzerindeki dehşetli etkilerinden birinin gözlerin geçici olarak görme yetisini kaybedeceğini işaret etmektedir.

Bu dehşetli sahnelerin ardından ikinci Sur ile başlayan süreçte yine gözlerin nazara verildiği görülür. Kamer suresinde خُشَّعاً اَبْصَارُهُمْ denilerek ölümden sonra diriltilen ve kabirlerinden kalkıp mahşere doğru giden inkâr ehlinin içinde bulunduğu korku, umutsuzluk, yüksek endişe, zillet ve her türlü duygusal durum tasvir edilmiştir (54:7).

 

 

Author: Emin Osman Uygur - min read. - Post Date: 30/07/2024
0
1 Comments
Leave a Reply

Leave A Reply